Yaratıcı endüstriler ile yatırımcıların biraraya gelmesi son yıllarda iyice göze batıyor zira yaratıcı endüstrilerdeki kişiler de fikirlerini ürün haline getirmeye, piyasaya sunmaya başlıyorlar uzun zamandır. Birçok nedeni var bu bolluğun ve karşılıklı yeni ortaklıklar kurmanın. Özellikle de tabi ki mikroçip teknolojisinin ulaşılabilir olması, bu alanda çalışan kişilerin bilgilerini paylaşmaya meyilli insanlar olmaları ile neredeyse sonsuz kaynak ve cevaplara açık bir pazar var ortada.
Başta İngiltere olmak üzere aklı selim ülkeler yıllardır yaratıcı endüstrilere dair devlet politikaları geliştiriyorlar. Nasıl geliştirmesinler ki; 2 – 3 kişi biraraya gelip bir soruna çözümler geliştiriyorlar, ihtiyaç gördükleri dertleri çözüyorlar ve emin olun bu çözümler genelde herkesin de hayatında karşılacağı şeyler oluyorlar. Koca fabrikan yok, hergün beslediğin onlarca işçin yok, binlerce dağıtımcın yok, yok da yok. Yokluğun bereketi buradan çıkıyor desem inanır mısın? Piyasadaki sektörler yanında yaratıcı endüstrilerin giderleri devede kulak kalıyorlar. Yatırımcılar için biçilmiş kaftan neredeyse; çözüm sunan ürünlerini dünya pazarlarına çıkartacak ve karşılığını alacaklar, bunu yaparken de milyarlar harcayarak yola koyulmayacaklar. Belki milyarlar harcadıkları yatırımlardan daha büyük gelirler sağlayacaklar ancak bu şekilde yapacakları her yatırımın dağıtık olması onlar için de risk yönetimi açısından daha güvenli görünüyor.
“İzninizle Girişiciim”
Tabi bu start-up, girişimcilik, yatırımcılar, vs. konularında eleştirilmesi gereken hayli nokta da var. Bu da ayrı bir yazı konusu olarak kenarda dursun. Benim şimdi bahsedeceğim Uluslararası Girişimcilik Haftası ile aynı zamanda Kopenhag, Danimarka’da sonuçlanan bir organizasyon olan Creative Business Cup. Bu bir tür yaratıcı endüstrilerin çıktılarıyla yatırımcıları biraraya getiren bir etkinlik, yarışma denebilir. Türkiye’de bu ipin ucunu tutup sürdüren Ceyda Keçeli ki sanıyorum kendisi Türkiye’de de Girişimcilik Haftası’nın organizasyonu dahil bu konularda hayli aktif organizasyonel sorumluluklar alıyor üzerine. Bir de bu konudan haberdar olmamı sağlayan, eski eğitmenlerimden yılların dostlarından Yar. Doç. Dr. Gökçe Dervişoğlu Okandan oldu. Bu iki meraklı ve azimli insanın Facebook’ta bir duyurusunu gördüm, sonradan da “dur şuna bir başvurayım ben” diye başvuruyu yaptım. Başvuru dosyasında sırasıyla şu aşağıdakileri belirtmeniz isteniyor:
Disclaimer: All information submitted in your business concept is to be considered as public information. Please, do not share any confidential information. Instead, share your dreams, your brilliant concept and your sky high ambitions. We suggest that you structure your business concepts as presented here. Remember that there is a maximum of 10 pages or 12 PowerPoint slides including overview.
The Company Basics Name of company:
Country:
Address of company:
Zip code City CVR number Name of owner / representative:
Email of owner / representative:
Education Current job Phone of company:
Phone number of owner/representative Web:
Creative sector(s): (media, advertising, games, performing arts, architecture, fachion etc.) Other relations to creative industries:
Number of employees: Start up year: Logo [upload]:
Picture of product, service or the essence of the company [upload]:
Short description of product or service (150 words):
What makes the business unique? (100 words): Unique selling point, emotions, technology, target group, people, quality, design, market approach, synergies… The Market Who are your customers and what are the needs you address? Segments, target groups, sectors, identity, values…
How do you reach your customers? Sales channels, customer involvement, market test
How do you keep and develop your relation to important customers? Competitive status
What is the current situation at the market you are addressing? Competitors, value chains, drivers, risks, niches
What are your competitive advantages? Distributions channels, low costs, high quality…
Where do you see the market going in the future and how will the competition change? Customer behaviour, technologies, new competition Running the business
What are the key activities generating revenue?
What is your revenue and from which activities and customers?
Resources and Costs Number of employees ? Number of employees, Management, organisation, structure, key skills, advisors
What are your key resources? Hardware, software, designs, networks, brand, key partners Which steps are taken to secure
IPR and rights?
Describe your costs? Development Cost, running cost, manufacturing, labor, marketing The Future of the Company Dreams and ambitions of the company: Revolution, world dominance, scalability, exit strategy
What are your next steps? Short term, long term, investments, new markets
What do you need in order to succeed? Capital, skills, networks, technologies, partners, knowledge
Looking for investors?
Are you looking for investors (yes /no)?
If yes – What is your experience with investors so far?
If yes – What stage is the business currently at in relation to investments?
(1) o Pre –seed o Seed o Foundation o Development o Growth
What amounts of investments do you want to attract and for which goals?
What are the characteristics of the investors you are looking for?
What are you ready to give investors in return?
Bu dosyayı doldurdum ben de, bir iki de görsel ekleyerek yeterli bir PDF yapıp gönderdim ağustos başı gibi. Sonra 5 mi 7 mi öyle bir haftalar geçti, bir pazar günü eve dönerken bir telefon geldi Ceyda’dan. İşte diyor “Türkiye’yi Kopenhag’da sen temsil edeceksin, Türkiye finalisti bu yıl sen seçildin, tebrikler, vs” diyor demesine de ben patates olmuşum geceden, sızdığım yerden anca kalkıp eve geri dönerken dinliyorum bu dediklerini. Birşeyler geveledim, teşekkür ettim kapattım telefonu. Yarım akılla birşey anlamadım, telefonu bir yere kendimi bir yere koyup şöyle bir uzanınca düşünmeye başladım “Neyi kazandım lan ben acaba?” diye. Düşünmek kafi gelmedi, açtım mail’leri Ceyda ismini aradım; o zaman dank etti neyi kazandığım. Böyle başladı Kopenhag yolculuğu işte.
Yaratıcı Soğuklar ve Mimari Bütünlük
Kopenhag’ı bilmezdim, gitmemiştim; giden arkadaşlardan da duyduğum pahalı bir yer olduğu, şık bir kent olduğuydu. Dedikleri doğruymuş, kaliteli ve pahalı. Ucuza da yolunuzu bulabiliyorsunuz tabi, tanıdığınız varsa size yol gösterir. Soğuk ve karanlık ortamlarda yaşamayı tercih etmesem de Kopenhag en sevdiğim doğa olayı için baya bereketli mekanmış, gırla rüzgâr esiyordu hep, seviyorsanız keyif verici. Kentle ilgili çok şey öğrendim, uzun uzun belki bilahare yazarım.
Creative Business Cup etkinliği European Business Angel Network‘ün (EBAN) buluşması ile paralel düzenleniyor. Bağlantıyı anlamak hayli kolay, Kopenhag Kraliyet Akademisi Güzel Sanatlar Mimarlık bölümünün binalarında gerçekleşen iki etkinlikte de yatırımcılar ve girişimciler buluşmuş oluyor, aynı zamanda iki etkinliğin de kendi programları işliyor aynı anda. Bu buluşma öncesi bir de Amerikan konsolosunun evinde biraraya gelmece ve herkesin tanışması mevzusu vardı. Business casual giyinip gitmeniz icab ediyormuş, ben de en şık ekoseli oduncu gömleğim ve siyah kotumu giyip gittim. Yemeklere diyecek yok zaten, yol yorgunu onlarla ilgilenip biraz da birşeyler içtikten sonra insanlarla konuşmaya ve tanışmaya başladım. Sigara kardeşliği ile kapıda diğer ülke finalistlerini de tanıma fırsatı edindim.
Dünyanın her yerinden bu yarışma için 2000 küsür adet başvuru yapılmış, onlardan da her ülkeden birer finalist ile 145 ayrı içerik seçilmiş. Bunlardan da 45 tanesi Kopenhag’a davet edilmiş. Ben de bunlardan biri olarak gidince diğerlerini haliyle merak ettim. Kapıda sigara içerken zeki ve meraklı tiplerle de tanışmış oldum. İlerleyen satırlarda detaylarını yazacağım bu 45 kişinin hemen hepsi bir ürün ile gelmişler, bir biz olayı tam anlayamamışız ya da tam beklentilerini karşılayamamış olduk. Zira benim katılımım nerdworking adındaki yıllardır yönettiğim uluslararası sanat – bilim ağıyla oldu, haliyle bir ürün değil bir ekonomik model olarak oradaydım. Tam anlamıyla creative business ancak oradaki yatırımcı – girişimci buluşmasının asıl süreci ürün ve yatırım arasında dönüyordu. Yani açık bulduğun bir alanda geliştirdiğin ürün ve bunun pazar değerini sunup karşılığında bir yatırım bekleyenler ile bu sunumdan tatmin olan jüriler ile yatırımcılar ilişkisi kuruluyor.
Beklenmeyen Ödül de Geldi
Şu üstte yazdığım paragrafı kapıda sigara içip diğer finalistlerle konuşurken aklımdan geçirdim, zira ertesi gün sunumlarda da bu hissim doğru çıktı. Daha önceki yıllara istinaden bu sene finalistlerin jürilere yaptıkları sunumlar herkese açık, program belli, sunum aralarında girip sunumları izleyebiliyorsunuz. Benim izlediğim sunumlar arasında meme kanserinden dolayı göğüsünü kaybeden kadınlar için tasarlanan Finlandiya’dan Monokini 2.0, kafa hareketinizle kaskınıza taktığınız sinyalleri yakabildiğiniz İsrail’den Blinker adında bisikletçi aparat, projektöre takılan basit bir alet ile herkese mapping yapma imkânı vermeye çalışan Almanya’dan Light Instruments, web tabanlı hazır objeleri kullanarak oluşturduğunuz oyunu her platform için çıktısını alıp kendi oyununuzu hazırlayabildiğiniz Yunanistan’dan Spark Inspiration, ilk ve ortaöğretimde eğitmenlere yardımcı olmak için tasarlanmış gene oyunla eğitimi birleştirmiş İspanya’dan Squizr vardı. Bunlar hatırladıklarım, daha birkaç tane daha sunum izledim fakat emin değilim, biraz karambole geliyor o kadar sunum üstüste izleyince. Bir de izlemediklerim ancak finale kalanlardan dikkatimi çeken bir ekip oldu; Blitab. Bu arkadaşlar körler için tablet PC yapmışlar, Brail alfabesiyle ekran kabararak her türlü içeriğin tek pad’de okunmasını sağlıyorlar.
İşte göründüğü üzere nerdworking bunların dışında bir kulvarda yer aldığı için sunumum başladığında durumu özetleyip pozisyonumu alıp sunumumu yaptım. Beklediğimden de etkileyici geçti sunum, alkış felan aldım baya baya ki bu da beni şaşırttı. Zira jüri tam kafama göreydi, beğendiklerini görmek mutlu etti. LEGO’dan bir yönetici, İtalya CIID’den etkileşim tasarımı üzerine çalışan bir akademisyen, Norveç’ten donanımlı bir işadamı yer alıyordu jüride. Neyse, ben sunumu yaptım, alkışı alıp çıktım ama pek umudum yok tabi ödül almaktan diye çıktım biraz dolaşmaya. Zifiri karanlığın erkenden çöktüğü Danimarka’da akşam erkenden bayılıp sabah erkenden uyanmaktan bir gezip yürüyüp kendime vakit ayıramamıştım. Ben de çıkıp oranın tek ucuz ve kurtarılmış bölgesi Christiania’ya gittim, nevalemi aldım, yollara koyuldum. Akşama doğru Yunanistan’dan katılan arkadaşımız Facebook’tan mesaj attı “Neredesin ödül aldın??” dedi. Anlamadım ne ödülü aldığımı, sordum; şaka yapmıyormuş. Cidden bana da ödül vermişler. Geleceğe dair umut veren bir ekonomik model ve çalışma sistemi olarak gördükleri nerdworking ile jüri özel ödülünü almışım. Ödülü de benim yerime EBAN’ın yöneticisi olan Türkiyeli Baybars Altuntaş almış, sağolsun çiçeği de saklamış, alana ulaştığımda bana teslim etti.
Sonrası malum, oradaki insanlarla kart alışverişi yaptık, birkaç gün oradaki arkadaşları görüp yedim içtim. Yol Pegasus’tan, kalacak yer de CBC ortağı Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) tarafından sağlandı. Emeği geçen herkesle birlikte katkımız oldu sanırım. Sorularınız olursa erdemdilbaz [ at ] gmail adresine gönderin, elimden geldiğinde cevaplarım. Twitter’da da @erdemdilbaz‘dan ulaşabilirsiniz.