‘Bize özgü’ dediğimiz ve ‘karakteristik’ görünen devlet adamı ya da bürokrat yaklaşımı; aslında devlet modeliyle yaşayan çoğu ülkede aynıdır. Örneğin çoğu devlet toplumuna karşı haksızlığını dışarıdan gelen uyarılarla ciddiye alıyor, kendine dışarıdan bakanların gözünden çeki düzen vermeye çalışıyor. En yakınımızda Suriye örneği varken Birleşmiş Milletler’de yaşanan eşi görülmemiş gerginliğe hepimiz şahidiz.

Türkiye Devleti’nin de durumu pek farklı değil. Toplumuna kaşları çatık olan hemen her bürokrat dışarıdan gelen eleştirileri anlayışla göğüslüyor gerekli diplomatik cevapları veriyor. Ancak topluma ise dönüp ‘Ayarı verdik!’ diye yanıltıcı açıklamalarda bulunuyorlar. “Makyaj yapmıyoruz!” deseler de ‘yüzünü batıya çevirmiş’ Türk hükümetleri; ülkenin uluslararası saygınlığını korumak için ellerinden gelen tüm iletişim çalışmalarında en önde yer almaya devam ediyorlar.

Burada asıl bize özgü ve şaşırtıcı olanı ise kendini ele verme gafletinden yılmayan kurumlarımızın traji-komik hikayeleri. Devlet hiyerarşisinin en aşağısından yukarısına her kademe bürokratında görebileceğimiz türden olan bu hastalığın son belirtilerini ise, onca olaya rağmen bizi şaşırtmaya devam eden bir kurumdan görüyoruz:

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK); Türkiye İnternet Dairesi Başkanı (TİB) üzerinden, yurtdışında internet güvenliğiyle ilgili bir kurumun blog’unda yayımlanması isteğiyle kendi ‘Güvenli İnternet’ politikalarını anlatan 5 kısa paragraftan oluşan bir metin gönderiyor. Basın bülteni gibi görünen bu metinde filtre sistemiyle ilgili artık klişe olan söylemlerini tekrarlıyorlar. ‘Filtrenin faydalarından’ bahsediyorlar. Blog da bu haberin başına ‘internet güvenliğiyle ilgili çalışma yapan ülkeleri görmek bizi memnun ediyor’ diye bir ibare koyuyor; sonuna da ‘Yazılanlar bizi bağlamaz, biz sadece yayımlıyoruz’ diye de çok net bir not düşüyor.

Endemik ve sürekli tekrarlanan devlet refleksi bu sefer artık iyice ayyuka çıkıyor: TİB kendi yazdığı blog yazısına dayanarak ‘Avrupa’dan tam not aldık!’ diye açıklama yapıyor. Hem de kurumun başkanı Osman Nihat Şen seviyesinde basına aktarılıyor.

Bazen çocuklar gözünüzün içine baka baka yalan söylerler. O bakışların içinde hem kendince yaptığı numaranın ‘çakallığı’ ve zekasını kullanmasının verdiği özgüven, hem de ilk kez alınan bir riskin korku dolu heyecanı yer almaktadır. BTK – TİB bu riski alıp bu sefer topuzun ayarını kaçırıyor. Demek artık içlerinde korku da kalmamış ve vicdanları bir nebze rahatsızlık duymadan yüzümüze bunları söyleyebiliyor. Bize hizmet etmesi gereken onca yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin bürokratlarından bu denli çocukça traji-komik bir hamle görmek yüzümüzü buruk da olsa güldürüyor.

Elindeki istatistikleri açıkça paylaşacak, bilgi edinme hakkına açıkça ve net cevap verebilecek, karar aşamasında profesyonel yeteneklerini kullanarak etkin şekilde insiyatif alabilecek, kendine güvenen, yalana dolana bel bağlamayacak ve site kapatmanın çalınan kredi kartı numaraları gibi kişisel bilgilerin güvenliğini sağlamadığının bilincinde olacak bir BTK – TİB görmeyi arzu ederiz.

En içten dileklerimle.

 

 

NOT: Bu tip bilgilere ulaşmak ve tartışmak için imkân yaratan Alternatif Bilişim Derneği‘ne teşekkürlerimi sunarım.