Dışarı çıkmadan son kez göz atıyordum Facebook’a, o arada bir paylaşım gözüme çarptı ve yorumlarını okudum. Ceren Cebeci’nin Facebook’a yüklediği fotoğrafın altındaki yorumları okudum. Bayramların bayraklarla kutlanması tabi ki doğal, ben fotoğrafların altındaki yorumlarda dönen kavgaları dert edindim ve ağzımdaki baklayı çıkartmaya karar verdim. İlgili fotoğraf altındaki yorumumu birkaç eklemeyle çeşitlendirerek burada da paylaşmamın verimli bir tartışmaya sebebiyet verebileceğini düşündüm.

Ceren Cebeci’nin paylaştığı fotoğraf: http://on.fb.me/MsLnQv (orjinali, 18 mayıs 2012 akşamüstü)

Ne kadar büyük bayrak o kadar çok sevgi gösterisi he?

Vah vah; bezle ölçmekten vazgeçmediler sevgiyi. Sevgiyi elle tutulur birşey diye mi görmek gerek? Bilmem neredeki şehir merkezinde bu kadar bayrak yok diye daha mı az seviyorlar memleketi?

Herkes büyüdüğü yeri benimser, sever, korumaya çalışır. Yani herkes bir şekilde seviyordur. Herkesin sevgisi farklı farklı sıfatlarladır. Biri dağını seviyordur, biri insanını daha çok seviyordur, biri de belki denizini seviyordur ama illa ki sevdiği birşey vardır.

Böyle içten ulvi bir duyguyu bezlerle ölçtüğümüz için utanmalıyız. Elimizi vicdanımıza koyup taraftarlık yaptığımızı görmeliyiz. Birinin dini öne çıkartması hoşumuza gitmiyorsa nedeni bellidir; kutsal diye adlandırdığımız bir sosyal düzeni kendi çıkarına mal ettiğini düşünüyoruz Türkiye’de. Aynısını Mustafa Kemal Atatürk’e yapmak hoş mu ya da bayrağı alıp ‘boyu önemli’ mantığında gövde gösterisine mi girmeliyiz?

”Cerazza” sayfasının paylaştığı fotoğraf: http://on.fb.me/L6M0u4 (orjinali, 19 mayıs 2012 kutlamaları sırasında)

Bu kadar çekiştirilen başka bir dünya lideri var mıdır acaba? Onun dediklerini ilke edinmek istemek başka birşey bir bez bayrakla tezahürat yapmak başka birşey. O’nu kullanmak anlaşılır birşey mi? Mesela bir adam da Artvin’de Dünya’nın en büyük Atatürk heykelini yaptırmış, övünüyordu. Oysa o heykelin altındaki alışveriş merkezi, poligon sahası, vs.. gibi yatırımlarından kimse bahsetmiyor. Terbiyesizlik resmen, ayıp en hafifinden.

Bunlar bizim kutsallarımızsa ‘sen onu ben bunu paylaştım’ diyerek taraftar olmaktan uzaklaşmalıyız. Bunlar hepimizin.

Atatürk ilkelerini önemsemesini istediğimiz adama sıfatlar yakıştırdığımızda onu küstürürüz. Ha keza dindar olmayan birine dinin değerini anlamıyor diye onu cehennemlik addedersek bir sonuca ulaşamayız. Temelde aynı şeyi diyorum; derdinizi dinlemesini istediğiniz kişiye küfür ederseniz sizi dinlemez.

Bunları biraz düşünelim. Birlikte yaşamak ve hoşgörü dediğimiz şeylerin ”beğenmiyorsan / bilmiyorsan / ilgilenmiyorsan bulaşma” düsturuna dayandığını keşfedelim.